Akıllı satıcı
Yaşlı kadın pazara çıktı. Mevsim sebzelerinden canının çektiğini aldı doldurdu filesine. Havuç, taze soğan, yeşil salata, biraz turfanda domates, limon... Birden gözü balıkçıya takıldı. Çok taze görünmeyen palamutlar yatıyordu tezgâhta... Canı pilâki çekti ve yanaştı balıkçıya:
— Balıkların taze mi oğlum? diye sordu. Balıkçı, eline aldığı bir balığı kaldırarak:
— Senin kadar hanım abla, dedi.
— İyi, dedi yaşlı kadın; ver öyleyse bir tane.
Asker korkmaz.
Komutan içkiyi yasakladı ve sık sık hatırlanması için duvara "Alkol öldürür" diye yazdırdı.
Ertesi sabah, bu yazının altına muzip bir asker tarafından bir cümle eklenmişti: "Asker ölümden korkmaz."
Adres
Fıkra bu ya; meleklerden biri öbür dünyada bir Kayserili ile bir yahudiyi karşısına çağırarak:
— Bakın, demişler, "buradaki davranışlarınız hoşumuza gitti, sizi tekrar dünyaya göndereceğiz. Hatta size bir de dilekte bulunma hakkını tanıyoruz. Ne istiyorsanız, söyleyin bakalım.
Yahudi hemen atılmış:
— Bana bol para ihsan edin. Melek:
— Tamam, demiş, "sen ne istiyorsun?" Kayserili cevap vermiş:
— Ben mi? Bir şey istemem. Sadece şu arkadaşın adresini verin yeter, gerisini bana bırakın!
Son diş
Sokakta karşılaşan iki cimri arasında şu konuşmalar geçer:
— Üzgün görünüyorsun, neyin var?
— Sorma, canım çok sıkılıyor.
— Neden?
— Tarağımın bir dişini kırdım da...
— Aman canım, tarağın bir dişi kırıldı diye insan bu kadar üzülür mü hiç?
— Evet ama, kırılan tarağın son dişiydi...
Termostaki olağanüstülük
Temel, karısına yeni aldığı termosu anlatıyordu:
— Bu nesne gerçekten olağanüstü. Yazın ayranı sekiz saat süreyle buz gibi soğuk muhafaza ediyor. Kışın da çayı sekiz saat süreyle kaynar halde tutuyor.
— Pekala, dedi karısı, "bunun neresi olağanüstü?"
— Bu termos, ne zaman kış, ne zaman yaz olduğunu nereden biliyor?
Perde
Temel otelde oda fıatlarını öğrenmektedir. Resepsiyon memuru:
Boğaza bakan bir odamız var. 200 Amerikan doları...
Temel:
— Perdeleri hiç açmamaya söz verirsem, kaça olur?!
Çocukluk hayalleri
Zenginlerden biri köşkünde bir parti veriyordu. Sosyeteden, üst düzey bürokrasiden ve hükümet çevresinden davetliler vardı. İktidar partisinin önde gelen bir Bakan'ı, yanındakilere şöyle dedi:
— Düşünebiliyor musunuz, çocukluğumda hep bir soyguncu olmayı hayal etmiştim...
Partiyi veren ev sahibi:
— Gerçekten çok şanslısınız, çünkü çocukluk hayallerini kavuşan çok az kimse vardır dünyada...
Kandırmaca
Küçük Ahmet'in annesi bebek beklemekteydi. Babası, onu bu duruma alıştırmak için bir gün:
— Farkında mısın oğlum? dedi. Annen bu günlerde oldukça şişmanladı...
— Evet farkındayım...
— Eee, belki bugünlerde postacı sana bir hediye getirir... Çocuk bir an sevindi, sonra üzülerek:
—İnşaallah annem öğle uykusunda olduğu zaman gelmez, dedi.
— Niye oğlum?
— Uykudayken kapı çalınırsa belki korkar. Biliyorsun hamile!...
может кто-нить переведет