Artık karar verdim kendi kendimin gurusu olacağım.Yoksa karnım gurul gurul gurulduyacak..Ortalık guru kaynıyor..Ne oldu nasıl buralara geldik?Postmodern dünyada savunmasız kalan insanoğluna bugünlerde spesial guru reçeteleri sunuluyor..Beğen beğen al ..İletişim mi kurmak istiyorsun ,binbirçeşit iletişim gurusunun kitaplarını alabilirsin veya atelyelerine gidebilirsin.Eşinle mutsuz musun hemen bir aile iletişim gurusu bul.Kariyer mi yapmak istiyorsun, başarı gurusu seni bekliyor.Guru bizim dilimizde üstad,pir ,bilge anlamında.Hint felsefesinde yol gösterenlere deniyor.İyi de zıvanasından çıktı bu guruluk.Çünkü hayatla bağı kesilmiş insana ne öğretilebilir ki?Artık dijital evrende yaşıyan,insan insana yüz yüze konuşmanın iletişmenin zevkini unutan,sadece doğayla değil kendi beniyle de bağı kopan insana guru ne yapsın?
Küçüktüm ufacıktım
Top oynadım acıktım
Yerde buldum bir erik
Kaptı bir alageyik
Çocukluğumuzda hemen herkesin bildiği tekerleme..Top olacak,oynayacağız bi kere ,sonra erik ağaçtan düşmüş olacak,yerde onu bulacağız..Sonra alageyik diye bi hayvan var ,görmesek de öğreniyoruz..Bir de “Bi maniniz yoksa annemler akşama size gelecek”diye komşuya yollarlardı bizi..(Ayfer Tunç’un “ 70′li yıllarda hayatımız” adlı kitabında da geçer bu cümle).Küçükken sokakta dokuztaş oynardık arada eve gidip ekmek üstüne sanayağı sürüp toz şeker eker yerdik:)Şokella yoktu henüz..Gurumuz da yoktu…
Koptuk biz kendimizden..Doğadan da.. insandan da..Bir husky vardı bir dükkanın vitrinine yatardı ,bütün gün orda kımıldamadan ense yapardı.Karnı tok sırtı pek ..Hayvan bir 10 yıl gibi orda ööle yattı..Şişmanladı ,gözleri güzeldi ama eski canlılığı yoktu.Dijital evren ve postmodernizm bizi böyle husky gibi yaptı işte..
Çocuktuk..Bir mukavva kutusunu ambalajlardık güzel hediye paketi yapardık.Bir tarafına ince beyaz dikiş ipliği bağlardık,sonra birimiz gider sokağa koyardı ,ipin bir ucu balkonda bizde olurdu.Yoldan geçen birisi hediye paketini görüp de almak için eğilince hoop çekerdik basardık kahkahayı..Küfürü yerdik tabii.
Bir de erotik bi anımız vardı..Henüz 9-10 yaşlarında ya varız ya yokuz..Mahallenin güzel kızı aynur’a evin bodrum katında 3-4 velet mevlana oynattıktı:)
Sonra evimizin arkasındaki bahçede incir,erik ve ceviz ağaçları vardı.Yandaki bahçeyle beraber cangılı andırırdı.Vita yağı tenekelerinin kapaklarını koparır kalkan yapardık ham incirler de mermi olurdu..Birbirimize fırlatıp vurmaya çalışırdık..Bu sıralarda da gurular yoktu henüz:)
Derken Özall’lı yıllar geldi..Paramız konvertibl oldu.Döviz giriş çıkışı serbest yani..İthalat patlaması..Bilgisayarla tanışma..Kasetçalardan VHS ye ordan CD ye cuupp.Çocukken sinemaya çok meraklıydım..5 film birden devamlı matinelere giderdim.Neriman köksallar,Aysel Tanjular,Muhterem Nurlar,Sevda Ferdağlar oluşturdu kadın imgesini alt beynimde..O zamanlar binalar henüz yeni yeni 4-5 katlı inşa ediliyordu..Kızlarla tanışma ve buluşma yeri pastanelerdi..Pasajlar yeni yeni açılıyordu..İngilizce Sultanahmette ilerletilirdi:))(Koleje gitmişseniz başka tabii )
Sonra bi baktık global ekonomi sarmış bizi..Küresel sermaye yani..Trilyon dolarlar bi oraya bi buraya..Bayılana gazoz ,şaşırana guru..
Diyorum ki artık ben de kendimin gurusu olayım pencereye gelen güvercinler gibi guguu guk guguu guk deyip kendim guruldayayım..